KAHTASES-Adıyaman Üniversitesi (ADYÜ), Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Geoteknik Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Gücek’in konuşmacı olarak yer aldığı “Zemin ve Deprem” konulu konferansa ev sahipliği yaptı.
Mustafa Vehbi Koç Konferans Salonundaki programa ADYÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Aydın, Belediye Başkan Yardımcısı Ufuk Bayır, ADYÜ Genel Sekreteri Doç. Dr. Mahmut Gürsoy, ADYÜ Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Kadir Güçlüer, Adıyaman’da görev yapan inşaat mühendisleri ve mimarlar, Üniversite akademik ve idari çalışanları ile öğrenciler katıldı.
“Yapıyı Uygun Bir Zemin Üzerine Güvenli Alanlara Yapmalıyız”
Konuşmasında Adıyaman ve çevresinde gözlemlenen verilere dayanarak yapılan analizler neticesinde açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Gücek, özellikle alüvyon zemin üzerine inşa edilen binaların büyük risk taşıdığını ve ciddi hasar gördüğünü söyledi.
Türkiye’nin yüzde 80’inin fay zonu üzerinde yer aldığına dikkat çeken Gücek, “Depremden kaçış yok. Deprem, ülkemizin bir gerçeği. Yapmamız gereken; yapıyı uygun bir zemin üzerine güvenli alanlara yapmaktır.” dedi.
“Adıyaman’a Yakın Mesafedeki Erkenek Fayı Ciddi Hasar Vermiştir”
Sahaya özel analizlerin yapılmasının deprem öncesi büyük önem arz ettiğini belirten Gücek, Adıyaman’a 23 Km uzaklıkta bulunan Erkenek fayı zemin büyütme etkisinden de kaynaklı olarak ciddi hasar vermiştir. Gücek: “Bu faylar, geçmişte olduğu gibi gelecekte de deprem üretebilirler. Deprem etkisinden kaynaklı zemin-yapı ilişkisi konusunda oldukça dikkatli olunması gerektiğine işaret ettiğini söyledi.” dedi.
Adıyaman il merkezini etkileyebilecek fay hatlarının bariz bir şekilde görüldüğüne dikkat çeken Gücek, “Yerel zemin koşullarının dikkate alınarak sahaya özel analizlerin yapılması, o zemine uygun tasarım parametrelerinin kullanılması, deprem kültürü ve bilincinin oluşturulması yıkıcı depremleri en az hasarla atlatabilmemize olumlu katkı sağlayacaktır.” dedi.
6 Şubat depremlerinde, deprem anında yıkılan binaların yüzde 80’i 2000 yılından önce yapılan binalar olduğunu belirten Gücek, “Denetimden uzak, mühendislik hizmeti almamış, beton ve donatıdaki malzeme kalitesinin düşük olması gibi nedenlerden 2000 öncesi çoğu yapılar depremde hiçbir dayanım gösteremeden yıkılmıştır.” dedi.
“Hasarda En Büyük Etken Zemin Büyütmesi”
Gölbaşı özelinde konuşan Gücek, bu bölgede zemin sıvılaşmasının ve daha da önemlisi zemin büyütmesinin var olduğuna dikkat çekerek, 6 Şubat depremlerinde yıkılmayan ancak temelinden sökülerek geriye doğru devrilen binayı da örnek gösterdi. Alüvyon zeminler üzerinde deprem etkisinin daha fazla olduğunu, deprem dalgasının yüzeye büyüyerek çıkması neticesinde mühendislik hizmetleri ile birlikte o zemine uygun iyileştirme yöntemi seçilerek uygulanmalıdır. Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği sadece ZF sınıfı zeminler için analiz isterken Geoteknik mühendisi olarak diğer zemin sınıflarında da sahaya özel dinamik analizler mutlaka yapılmalıdır. Aksi halde deprem sonrası acı tabloyla Türkiye’nin bir çok ilinde karşılaşabiliriz.
Gücek, ovalardan uzak, hafif ve zemin durumuna göre yerel zemin koşulları da dikkate alınarak az veya çok katlı binaların inşa edilmesinin deprem öncesi önemli önlemlerden olduğunu belirtti.
Konferansın son bölümünde kendisine yöneltilen soruları cevaplayan Gücek’e program sonrası teşekkür belgesi takdim edildi.