İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu,, "Devleti çökmüş, etnik ve mezhepsel olarak bölünmüş bir Suriye'nin, Türkiye'ye maliyeti yeni bir Kuzey Irak'tır. Yeni bir terör belasının başlamasıdır"dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Engelli vatandaşların sorunlarına değinen Dervişoğlu, Türkiye'deki engelli sayısıyla ilgili kayıtların 13 yıldır tutulmadığını, engelli maaşlarının 2 bin 400 lira ila 4 bin lira arasında değiştiğini, 82 milyon vatandaşın önündeki en büyük engelin iktidarın kendisi olduğunu ileri sürdü.

Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel'in anı kitabındaki Türkiye ile ilgili yazdıklarını aktaran Dervişoğlu, Merkel'in mültecilerle ilgili yazdıklarına dikkati çekti. Dervişoğlu, "Eski şansölye, özetle, '3 milyar euroyla birlikte, 6 milyon kaçağı da Türkiye'ye verdik.' diyor. 'Avrupa'ya gelebilecek sığınmacılardan, parasıyla bedeli mukabilinde kurtulduk.' diyor. 3 milyar euroyla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti'ne, milli güvenlik sorunu ihraç etmişler." dedi.

- Suriye'deki gelişmeler

Suriye'deki gelişmelere değinen Dervişoğlu, geçtiğimiz bir hafta içinde taşların yerinden oynadığı belirtti. Dervişoğlu, "Dünyanın ve Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği bir örgüt, beş günde ülkenin en büyük şehirlerini, tek başına ele geçirdi. Buna inanmamızı bekliyorlar. Arkalarındaki gücün ve aklın kim olduğunu bilmediğimizi zannediyorlar. Amerika'nın, İsrail'in, Rusya'nın, İran'ın ayrı, İngilizlerin apayrı senaryolarla kurduğu bu oyun, Suriye'den sonra en çok da Türkiye'yi tehdit ediyor." dedi.

Suriye'deki iç savaşın Türkiye'ye etkilerini anlatan Dervişoğlu, milyonlarca sığınmacının Türkiye'nin sırtına yüklendiğini belirtti. Dervişoğlu, şunları kaydetti:

"Asla yerli ve milli olamayan akıllarıyla, yerli ve milli masallarıyla, diplomasiyi işportaya çevirdiler. Şimdi de Misakımilli'yi ekran koruyucu yaparak, 'büyüyeceğiz' diye milleti kandırıyorlar. Bu yolun sonunda Türkiye’yi küçültme tehlikesinin bizi beklediğini görmüyorlar. Artık açıkça görüyoruz ki bu planın hazırlıkları çoktan yapılmış, beş hafta önce de düğmeye basılmıştır. Bu acı gerçeği ne kadar erken idrak edersek, milletimize ne kadar iyi anlatırsak, bu bataklıktan o kadar çabuk kurtulacağız. Türk devletinin önceliği kendi insanıdır, kendi vatandaşıdır. Onun sağlığı, zenginliği ve güvenliğidir. Hürriyetidir, istikbalidir ve istiklalidir. Aksi yollardaki maceraların sonu, koşulsuz yıkım ve çöküştür."

- "Türkiye'nin Suriye politikasında önceliği bellidir"

Türkiye'nin Suriye politikasına ilişkin neler yapması konusunda görüşlerini de paylaşan Dervişoğlu, şöyle konuştu:

"Türkiye Cumhuriyeti'nin Suriye politikasında önceliği bellidir, Bu da, 10 milyonu aşkın sığınmacıdan kayıtsız ve şartsız kurtulmaktır. Yeni bir göç dalgasının ne olursa olsun önüne geçmektir. Bu konuda maalesef maceracı iktidara güvenmiyorum, büyük Türk milleti de güvenmiyor. Yaralı da olsa binlerce yıllık geleneği olan devletimize güveniyorum. Devletine ve milletine bağlı olan herkesi teyakkuza geçmeye davet ediyorum. Suriye meselesinde, mesele edeceğimiz üç başlık bellidir; sınır güvenliğimiz, bir terör devleti kurulmasını engellemek ve Türkmen kardeşlerimizin güvenliği."

Dervişoğlu, Halep kalesine asılan Türk bayrağının Türk milletinin duygularına dokunduğunu ancak bu durumun oynanan oyunu ve aktörlerini görmelerine engel olmadığını, Türk insanının kendi vatanı ve milleti dışında artık hiç kimse için ölmeyeceğini kaydetti.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözlerini hatırlatan Dervişoğlu, "Milli güvenliğimizin en önemli koşulu, Suriye'nin bütünlüğü ve kuzeye hakimiyetidir. Bölücü terörün her geçen gün güçlendiği Kuzey bölgesindeki tehlikeyi önlemenin tek bir yolu vardır. O da Suriye'deki iktidar boşluğunun giderilmesidir. Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır." diye konuştu.

- "Bu tabloyu Irak'ta gördük"

Şu anki tabloyu 1990'lı yıllarda Irak'ta da gördüklerini aktaran Dervişoğlu, "Devleti çökmüş, etnik ve mezhepsel olarak bölünmüş bir Suriye'nin, Türkiye'ye maliyeti yeni bir Kuzey Irak'tır. Yeni bir terör belasının başlamasıdır. 'PKK silah bıraksın, gerekirse İmralı canisi Mecliste konuşsun' denilen ve bugün saraya tutturulan tokmak ve onun medyadaki davulcularının çaldığı türkü budur. Türkiye'yi, Batı'nın dilinde terör destekçisi bir ülke konumuna düşürmekten muradınız nedir? Ondan sonra, PYD'nin PKK olduğunu, her ikisinin de terör örgütü olduğunu kime, nasıl anlatacaksınız?" ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu, Suriye'nin bir terör örgütü pazarı haline geldiğini, parayı ve silahı verenlerin o örgütleri kendi lehine kullandığını vurguladı.

Suriye'de 2011 yılından bu yana kurdurulan örgüt sayısının 450'yi aştığını aktaran Dervişoğlu, "Bu örgütlerin hemen hepsi birbiriyle bir şekilde kavgalıdır ve maalesef her birinin ülkemizde sempatizanları, taraftarları ve aktif mensupları bulunmaktadır. Belli ki bugün Suriye'yi karıştıran el, yarın Türkiye'ye uzanacaktır. Bunu önlemenin yolu, gerçekçi olmaktır, maceradan uzak durmaktır. Unutmayın ki yandaş televizyon kanalına dizi senaryosu yazmıyorsunuz, Türk devletini yönetiyorsunuz, kendinize gelin." dedi.

PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a "umut hakkı" ile ilgili tartışmalara değinen Dervişoğlu, şöyle konuştu:

"Son dönemde, kendileri cesaret edemediği için aracı kullanıp yine aynı yola sapmaya niyetlendiler. Hendeklerde şehitler vererek bedel ödediğimiz açılım-saçılım rezaletinde ikinci perde için cüretlendiler. Üstelik bu konudaki en saçma adımları ve en saçma sözleri de milliyetçiliği temsil ettiğini iddia edenlere sarf ettirdiler. Ortağı pek cesur davranıyor ama Sayın Erdoğan henüz açıkça cesaret edemedi."

Dervişoğlu, İmralı'daki cani için çıkacak bir affın, Anayasadaki eşitlik ilkesinden dolayı, FETÖ'cüleri de kapsayacak şekilde genişleyeceğini, böyle bir işe zemin hazırlandığını ancak ne Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılmasına ne de FETÖ'cülerin bu ülkede yeniden cirit atmasına izin vermeyeceklerini kaydetti.