KAHTASES-DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları,seçim çalışmaları kapsamında bugün Adıyaman’daydı.Bulam ve Adıyaman merkezdeki halk buluşmalarına katılan Hatimoğulları, Adıyaman’daki halk buluşmasında şunları söyledi: 

Kendi hayatlarımızı ve kentlerimizi yeniden kuracağız

"Merheba hevalino hûn bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Depremde yitirdiğimiz bütün canlarımızı saygıyla anarak sözlerime başlıyorum. Onları asla unutmadık, unutmayacağız. Kendi hayatlarımızı ve kentlerimizi yeniden kurana dek umudumuzu yitirmeden çalışmalarımızı sürdüreceğimizin sözünü, depremin acısını en çok yaşayan bir kentten, Adıyaman’dan veriyoruz. Depremin yaralarının sarılması için partimizin seferberlik ilan ettiğini biliyorsunuz. O zaman devlet yoktu burada. Biz bu seferberliği gerçekleştirirken, Parti Meclisi Üyemiz İzzet Karadağ tutuklandı ve hala cezaevinde. Aynı süreçte MEYADER Başkanı Mahmut Akdağ, DBP Eş Başkanı Aziz Akdağ ve Kömür Belediye Eş Başkan Adayımız Bedriye Polat da tutuklandı. Buradan onlara selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz. Adıyaman seçim başarımızı onlara hediye edeceğiz. Buradan onun da sözünü veriyoruz.

Darbeler süreci bitmedi

Bugün 12 Mart darbesinin yıldönümü. Darbeler süreci Türkiye’nin demokrasisine daima zarar vermiştir. Demokrasi kaldırılarak asker postallarıyla bu ülke yönetilmiştir. 12 Eylül cunta dönemi anayasasını biz hala yaşıyoruz. Darbeler süreci bitmedi. 28 Şubat, 4 Kasım darbeleri... Sadece asker postallarıyla darbeler gerçekleştirilmedi. 4 Kasım 2016’da Eş Genel Başkanlarımız Sevgili Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile 12 milletvekilimizin tutuklandığı bir darbe AKP’nin eliyle gerçekleştirildi. Bize karşı adeta yargı postal giydi, kılıç kuşandı. Buradan hep birlikte Figen Yüksekdağ’a, Sebahat Tuncel’e, Ayla Akat’a ve Selahattin Demirtaş’a selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.

Aleviler bu ülkenin asli yurttaşlarıdır, eşit yurttaşlarıdır

Bugün ayrıca 12 Mart Gazi Katliamının yıldönümü. Ne yazık ki bu coğrafyada darbeler tarihi kadar Alevi katliamları tarihi de mevcuttur. Aleviler bu topraklarda yüzyıllardır katledildi. Alevi canlarımızın kendi inançlarından vazgeçmesi ve asimile olması için çokça politikalar izlendi. Alevilere karşı ayrımcılığın hala yapıldığını biliyoruz. 21’inci yüzyıldayız ve hala Alevilerin kapıları, evleri işaretlenebiliyor. En son çıkan yasayla, Alevilik sanki bir turizm ve kültür meselesiymiş gibi, cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağladılar. Bunları asla kabul etmiyoruz. Alevileri kerpiçlerle, paralarla satın alacağını düşünenlere buradan, hem de Gazi Katliamının yaşandığı günün yıldönümünde bir kez daha diyoruz ki Aleviler bu ülkenin asli yurttaşlarıdır, eşit yurttaşlarıdır. Bizler 72 milletten insanlar olarak, burada eşit yurttaşlık hakkı temelinde bir arada yaşama konusundaki ısrarımızı sonuna kadar devam ettireceğiz.

Yerlilikleri de millilikleri de yerin dibine batsın!

Adıyaman’ın sorunlarını buradan sayarak bitiremeyiz ama sizler ne yazık ki bunu her gün acı acı yaşıyorsunuz. Tütün buranın can damarı, buranın ekonomisinin neredeyse en önemli kaynaklarından birisidir. Ancak AKP iktidarının bugüne kadar uygulamış olduğu yanlış ekonomik politikalar, bilerek ve isteyerek uyguladığı yanlış ekonomik politikalar ülkemizde tarımı ve hayvancılığı her yerde bitirdi. Her yerde bizleri ithalatçı bir konuma getirmiş durumdalar. Kendilerine yerli ve milli diyorlar. Buğdayı da tütünü de ithal edecek bir pozisyona geldiysek; hayvan yemini, samanı ithal edecek bir konuma geldiysek bunlar yerli ve milli olabilir mi? Bunların yerlilikleri de millilikleri de yerin dibine batsın! Yalan üretme ofisi TÜİK bir açıklama yapıyor, diyor ki Adıyaman yoksulluk oranı en düşük olan il. Koca bir yalan!

Depremde her şeyini kaybeden şimdi de elinden tütünü alınan Adıyamanlı neyle beslensin?

TÜİK, enflasyon verilerini de yoksulluk verilerini de Saray’da belirliyor. Erdoğan ile oturuyorlar, insanları nasıl kandırırız diye birlikte çalışıyorlar. Buradan TÜİK’e de cevap veriyoruz: Yanılıyorsun Saray’ın TÜİK’i, sen yanılıyorsun. Adıyamanlılar zaten yaşanan bu depremde her şeyini kaybetmiş. Tütünü de elinden aldıktan sonra Adıyamanlı neyle yaşasın, neyle beslensin? Sana soruyoruz ey Erdoğan, ey AKP. Tüm bu soruların yanıtlarını ver bakalım.

“Jin Jiyan Azadî” sloganlarını haykıra haykıra geliyoruz

Sevgili kadınlar, bu toplumun en yoksulu bizleriz. Bugün tütün işçiliği yapan kadınlar güvencesiz çalışmaya devam ediyor. Güçleri yettiği oranda. Biliyoruz ki kadınların daha fazla üretime katılması, daha çok güvenceli işlerde çalışması gerekiyor. Bunlar tütünü bitirerek, geçmiş dönemde getirdikleri kotalarla ve şimdi de üreticiyi çiftçiyi desteklemeyerek zaten ekonomimizi elimizden alıyor. Sizlere sözümüz olsun ki Adıyaman’da istihdam alanları yaratmak üzere biz DEM Partili kadınlar olarak geliyoruz. “Jin Jiyan Azadî” sloganlarını haykıra haykıra geliyoruz.

Belediye meclis toplantıları halka açık olacak

DEM Parti, Adıyaman’ı yönetmeye başladığı zaman belediye meclis toplantıları halkımıza açık olacak. Her mahallede DEM Parti’nin bir temsilcisi olacak, o mahallenin sorunları belediyeye taşınacak ve sorunlar tek tek çözülecek. İstihdam alanları yaratmak için projeler gerçekleştireceğiz. Büyükşehir belediyelerini kazandığımızda Adıyaman’ı kardeş belediye ilan edeceğiz ve diğer belediyelerimizden gelecek destekle de yaralı olan Adıyaman kentimizi kalkındırmak için hep beraber çalışacağız. Bunun sözünü sizlerin huzurunda veriyoruz.

Dünya nüfusunun yarısı biz kadınlarsak yaşadığımız her ortamda özneyiz demektir

Depremin etkisiyle ve başka nedenlerle Türkiye’nin her yerinden çok sayıda genç yurt dışının yollarını tutuyor. Gençlerimizi kaybetmek istemiyoruz; gençlerimiz doğduğu yerde emek versin, doğduğu yerde doysun istiyoruz. Bugün burada çok sayıda ana baba var. Hangi ana baba ister ki çocuğu gurbete gitsin? DEM Parti olarak söz veriyoruz; burada yürüteceğimiz en önemli çalışma gençlere ve kadınlara istihdam alanı yaratmak olacak.

Değerli kadınlar sizler için sadece istihdam alanları yaratmayacağız; bugün dünyanın nüfusunun yarısı biz kadınlarsak, yaşadığımız her ortamda özneyiz demektir. Ve kadınlara çok önem veren bir parti olarak, eş başkanlık ve eşit temsiliyet sisteminden bütün saldırılara rağmen vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Çünkü kadınların özgürleşmediği bir toplum asla özgürleşemez. O yüzden kadınların siyasi, kültürel, sosyal faaliyetlere katılması için ve aynı zamanda danışmanlık hizmetleri alması için Adıyaman Belediyesinde Kadın Daire Başkanlığını kadınlarla birlikte kuracağız.

Bu acıları yerin 7 kat derinine de insek, göğün 7 kat üzerine de çıksak asla unutmayız

Hepimizin yüreğini en derinden yakan gündeme geleceğim. Deprem 11 ilimizi etkiledi ama Maraş, Adıyaman, Malatya ve Hatay en çok etkilenen illerimizdi. Ben de Antakyalıyım, ailem de hala orada yaşamakta. Evim orada. Bu depremin acısını ilk andan itibaren sizler gibi yaşayan bir kardeşinizim. Bu acıları sanırım yerin yedi kat derinine de insek, göğün 7 kat üzerine de çıksak asla unutmayız. Bu acılar içimize o kadar derin işledi. Doğal afeti felakete çeviren kapitalist sistem, rantçı anlayış, imar affı veren AKP iktidarı acılarımızı derinleştirmiştir.

Enkaz altındaki kardeşlerimizin sesini duymadıkları gibi bizlerin sesini de duymadılar

İmar affına bizler parlamentoda karşı çıkmıştık. Demiştik ki imar affı olmaz, Türkiye deprem ve fay hatları üzerindedir. Buradaki çürük binalara imar affı getirmeyin, bu yasayı çıkarmayın dedik. Ancak muhalefetimize rağmen imar affı çıktı. O çürük binalarda insanlar yaşamaya devam etti. İşte biz bu nedenle bu kadar öldük. İşte biz bu nedenle bu kadar yakınımızı, canımızı yitirdik. Biz bu nedenle kentlerimizi kaybettik. Doğup büyüdüğüm memleketimin 3’te ikisi artık yok. Yıkılan mahallelerimizde sadece binalar yıkılmadı, sadece canlarımızı kaybetmedik; bizler çocukluğumuzu, tarihimizi kaybettik. O nedenle bu acı çok büyük. Bu acıyı derinleştiren bir şey de devletin, AKP hükümetinin yardım yaparken gösterdiği ayrımcılıktır. Alevilerin yoğun yaşadığı bölgelere neredeyse hiç gelmediler. Bizlerin yoğun yaşadığı bölgelere hiç gelmediler. O enkazların altındaki çığlıklar kulaklarımda hala. Saatlerce, günlerce komşularımızı kurtaramadık bir kepçe bulamadığımız için. Oysa kurtarabilirdik. Çıkan cenazelere bir cenaze torbası bile bulamadık. Oysa bulabilirdik. Sonrasında sözde enkaz toplamak için 5’li Çetenin bütün alt firmalarını, bütün taşeronlarını devreye soktular. Çünkü ihale yaptılar, çünkü ceplerini parayla doldurdular. Siz de Adıyaman’da görüyorsunuz, ben de dolaştığım bütün deprem bölgelerinde gördüm sayısız iş makinası ortalıkta. Depremin birinci gününde çağrı yapmış ve demiştim ki 5’li Çetenin araçlarını, iş makinalarını deprem bölgelerine seferber edin. OHAL ilan etme seferberlik ilan et ey AKP, demiştim. Ancak sesimizi duyan olmadı. Enkaz altındaki kardeşlerimizin sesini nasıl duymadılarsa, bizlerin sesini de duymadılar. Bizleri acı acı ölüme terk ettiler. Hayatım boyunca canımızın bu kadar kıymetsiz olduğunu ilk kez bu depremde gördüm. Bu kadarını tahmin etmiyordum. Bunlar vicdansız, vicdansız, vicdansız!

Bunlar deprem vergisini bile çalan hırsızlardır

Adıyaman’a 44 bin 352 konut yapılması planlanıyormuş ama bunların ne kadarı yapılmış biliyor musunuz? 640’ı köy evi olmak üzere 2798 ev teslim edilmiş. Oysa 2002’den beri deprem vergileri toplanıyor. O zamandan beri toplanan deprem vergilerinin denetimi AKP’nin elinde. Toplanmış olan deprem vergileriyle kaç konut yapılabilir? Arkadaşlarımız buna ilişkin bir çalışma yürüttü. 1 milyonun üzerinde konut yapılabilirmiş. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e parayla neden deprem konutları yapılmadığını sorduklarında, “Otoyol yapıyoruz bu parayla, havaalanı yapıyoruz” dedi. Bu para deprem konutları için toplanan deprem vergisidir. Bunlar deprem vergisini de çalan hırsızlardır.

Hakikatleri bedeli ne olursa olsun haykırmaya devam ettik

Şimdi de seçim meydanlarını dolaşan Erdoğan, yurttaşlara “Hiç çekinmeyin, yüzüme hakikatleri haykırın” demiş. Yalanın dolanın bu kadarı olur! Tweet atan genci cezaevine koyuyorsun sen Erdoğan! Senin yüzüne insanlar hakikati söylemesin diye kurduğun baskı ortadadır Erdoğan! Hakikatleri, bizler DEM Parti olarak, bedeli ne olursa olsun haykırmaya devam ettik. Hak ve hakikat asıl parolamızdır. Buradan Erdoğan’ın yüzüne şimdi ben birtakım gerçekleri haykırıyorum: Kürdistan coğrafyası hakikattir Erdoğan, orası teröristan değildir. Tecrit hakikattir Erdoğan, insanlık dışıdır. Adıyaman tütün üreticisini mağdur ettiniz. İşçiyi, çiftçiyi, yoksulu, emekliyi aç bıraktınız. Al sana hakikat Erdoğan! Kadınlar her gün erkek şiddetiyle ölüyor. Depremde yaşamlarını küçücük çadırlara ve konteynerlere sığdırmaya çalışan kadınların hakikatini görmüyorsun AKP. Al sana hakikat! Gençlerin göç etmesini, umutsuzluğunu ve mutsuzluğunu görmek istemiyorsun Erdoğan. Al sana hakikat! Depremin yaralarını sarmıyorsun, amacın deprem yarası sarmak değil 5’li Çetene rant alanı yaratmaktır. DEM Parti olarak, deprem konutlarını yapıp depremzedeye satmaya kalkışmayın dedik. Çünkü insanların işyerleri yıkıldı, elinde yeni konut alacak parası kalmadı. Bu da bir hakikattir ey Erdoğan. Depremin yaralarını büyüttün ey AKP, ey Erdoğan. Al sana hakikat!

Depremin acılarını unutturmamak ve her şeye rağmen geleceğimizi inşa etmek için geliyoruz

Adaylarımız biraz önce sizleri selamladı. Her iki eş başkan adayımıza Adıyaman halkı olarak sahip çıkacağınıza inanıyorum. DEM Parti, halkın ve hakikatin partisidir. DEM Parti, bu ülkede yaşayan 72 milletten insana aynı nazarla bakan partidir. DEM Parti; kadınların, gençlerin, doğa ve insan haklarının savunucu partisidir. DEM Parti’ye hep birlikte sahip çıkacak mıyız? Sizlerden iki ricam olacak. Birincisi; bugüne kadar bizlere hiç oy vermemiş insanların kapılarını çalmanız. Biliyorum deprem bölgesinde seçim faaliyeti yürütmek o kadar da kolay değil. Bizler bu çalışmayı yaparken gözlerimiz dolu dolu yapıyoruz. Biraz önce otobüsle halkımızı selamlarken gözyaşlarımı tutamadım. Eminim hepimiz aynı duygular içerisindeyiz. Buna rağmen sizden en büyük ricamız da bu yaraların sarılabilmesi için DEM Parti’ye oy vermeye bütün Adıyamanlıları ikna etmek üzere 7/24 çalışmanızdır. İkinci bir ricamız daha var. Oyu burada olduğu halde başka kentlerde yaşayan seçmenlerimizin buraya gelip oy kullanmasını hep beraber sağlayabiliriz. Tanıdığımız kim varsa gelip oyunu kullanmasını sağlayalım hep beraber. Bulundukları kentteki en yakın DEM Parti ilçe binasına gitsinler, isimlerini yazdırsınlar. Biz DEM Parti olarak dışarıda bulunan seçmenlerimizi kendi seçim bölgelerine taşıyacak bir çalışma yürütüyoruz. Bunu hep birlikte yapacak mıyız arkadaşlar? Sözlerime son verirken, depremi unutmayalım, unutturmayalım diyorum. Çünkü yaşanmış olanları unutursak, inanın daha kötüleriyle karşılaşırız. O yüzden depremin acılarını unutmamak, unutturmamak ama her şeye rağmen kendimizi de kentimizi de Adıyaman’ı da yeniden inşa etmek üzere hep birlikte geliyoruz. 31 Mart seçimlerinde DEM Parti olarak büyük bir zafere imza atmak üzere hep birlikte geliyoruz. Yolumuz açık olsun, Hızır yar ve yardımcımız olsun "diye koniştu.