Günümüzde yaşananları gözönünde bulundurduğumuzda sanırım her şey sadece kavramlardan ibaret.
Bolu Kartalkaya'da yaşanan yangın, akabinde gelişen olaylar insan hayatının ne kadar ucuz olduğunu bir kez da gözler önüne serdi.
Depremde öldük,yangında öldük ,
Maden kazalarında öldük,
Trafik kazalarında öldük,
Tren kazalarında öldük.
Sahi biz ne çok ölüyoruz?
Can güvenliğimiz yok mu?...
Siyasi parti liderlerinin gözaltına alınması, konuşan gazetecilerin gözaltına alınması demokrasinin derin yara aldığı bir dönemi yaşıyoruz.
Ülkeyi yönetenler neden bu kadar korku iklimi yarattı?...
Asıl konu başlığına geleyim.
Hak, her bireyin doğuştan sahip olduğu, devlet ve toplum tarafından korunması gereken temel değerlerdir. İnsan hakları, yaşam hakkı, özgürlük ve eşitlik gibi evrensel ilkeleri kapsar.
Hukuk ise, bu hakların korunması ve düzenin sağlanması için oluşturulmuş, toplumu yönlendiren kurallar bütünüdür diye tanımlanır.
Hukuk sistemi, adaletin sağlanabilmesi için bağımsız bir şekilde işlemesi gereken bir yapıdır.
Adalet, hakların eşit bir şekilde dağıtılması, haksızlıkların giderilmesi ve her bireye hakkının verilmesidir.
Adaletin temeli, hukukun üstünlüğü ilkesine dayanır. Son günlerde Gazetecilere yapılan hukuksuz gözaltıları şiddetle kınıyorum.
Demokrasi ise halkın egemenliğine dayalı bir yönetim biçimidir.
Her bireyin eşit söz hakkına sahip olduğu, kendini özgürce ifade edebileceği ve kendisini yönetecek kişileri seçebileceği bir sistemdir.
Bunlar, bir toplumun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için birbirini tamamlayan ve güçlü bir şekilde var olması gereken temel ilkeleridir.
Yaşam kaynağımız olan hava,su kadar önemlidir.