Devlet /İktidar olarak suçluyuz, birinci derece de deprem bölgesi üzerinde bulunan bir ülkenin yerinde ve zamanında gerekli kontrol ve denetimleri yaptırmadığı için sorumluyuz.
06 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 11 ili etkileyen depremde hayatını kaybeden tüm insanlara Cenabı Allahtan rahmet yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum. Depremde etkilenip hayatını çadırda, konteynerde, dışarda ikame etmek zorunda kalan tüm insanlara da melanet, sabır ve dayanma gücü vermesini diliyorum.
Son yüzyıllarda yeryüzünde meydana gelen, ciddi yıkıcı etkileri olan bir deprem yaşadık. Kahramanmaraş merkezli depremde Adıyaman, Hatay, Maraş şehir merkezleri yerle bir oldu. Antep, Malatya, Osmaniye, Urfa, Diyarbakır, Kilis ve Adana illeri ciddi şekilde etkilendi. Yaklaşık elli bin insanımız hayatını kaybetti, yüzbinlerce bina yerle bir oldu, milyonlarca insan evsiz barksız kaldı.
Meydana gelen deprem nedeniyle enkaz altında kalan insanlarımızı kurtarmak için dünyanın birçok ülkesinden arama kurtarma ve yardım ekipleri geldi. Enkaz altında kalan insanları kurtarmak için canla başla çalıştılar. Bu ülkeler aynı zamanda ayni ve nakdi birçok yardımda bulundular. Bir vatandaş ve aynı zamanda bir depremzede ailesi olarak hepsine minnettarız.
Yurt içerisinde, başta tüm insanlarımız olmak üzere, siyasi partiler, STK, vakıflar, dernekler, iş dünyası, meslek örgütleri canla başla çalışarak, imkânları ölçüsünde deprem bölgelerine yardım gönderdi ve bölgede yardım çalışmaları yaptı. Herkes siyasi kimliğini, dünya görüşünü, yaşam tarzını bir tarafa bırakarak, toplumun tüm kesimleri ile birlikte dayanışma ve vefa örneği gösterdiler.
Deprem yeryüzünde meydana gelen bir tabiat olayıdır ve dünya var oldukça daha önce olduğu gibi bundan sonra da deprem ve tabi afetler meydana gelecektir. İnsanlık, bugünkü teknolojinin tüm imkânlarına rağmen depremi ve doğal afetleri önleme imkânına sahip değildir fakat tedbir alma imkânına sahiptir. Bu günkü teknoloji, bize ancak depremin fay hatlarını, hangi bölgelerde deprem olabileceğini, riskli bölgeleri ve depremin şiddetini göstermektedir.
İnsanlık var oldukça deprem ve doğal afetler meydana gelecektir. Özellikle Türkiye bir deprem ülkesidir bu nedenle; deprem ve tabi afetler ile birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda. İnsanlar, devletler tüm gerekli tedbirleri alarak, deprem ve tabi afetlerden en az can ve mal kaybı ile kurtulma imkânına sahip olmalıdır.
Bu gün yaşadığımız deprem bir sonuçtur:
Birey, toplum, partiler, STK’lar, iş insanları, yerel yönetimler, iktidar ve devlet olarak; bencilliğimizin, iktidar ve güç hırsımızın, açgözlülüğümüzün, doyumsuzluğumuzun, kural tanımamışlığımızın ve günahlarımızın sonucu olarak, bu enkaz ve can kaybından sorumluyuz.
Birey, toplum, iş insanı olarak sorumluyuz çünkü hiçbir kural ve kaide tanımadan sadece kendi bireysel çıkarımız ve hırsımızla daha çok nasıl kazanır düşüncesiyle ve hiçbir kural ve kaideye uymadan hareket etmekteyiz. Bir kat için ruhsat aldığımız binaya, üç kat yaparak, malzemeden çalarak, imara aykırı depreme dayanıklı olmayan binalar yaparak, depreme davetiye çıkarıyoruz. Kendimizin, başkalarının mal ve can güvenliğini tehlikeye sokarak, hep birlikte enkaz altında can veriyoruz.
Belediye, Yapı Denetim, İmar Müdürlükleri olarak sorumluyuz çünkü asli görevli yapılan inşaatların, inşaat ruhsatında belirtilen şartlara ve imar mevzuatına uygun olarak yapılıp yapılmadığı, yerinde ve zamanında denetlenmedi. Sadece kendi bireysel çıkar ve ikballeri için binaların adeta birer şehir mezarlığına dönüşmesine sebep olundu. İmara aykırı, depreme dayanıklı olmayan binalara onay vererek, insanların can ve mal güvenliğini tehlikeye sokarak, binlerce canın enkaz altında kalmasına, sebep olundu.
Devlet /İktidar olarak suçluyuz, birinci derece de deprem bölgesi üzerinde bulunan bir ülkenin yerinde ve zamanında gerekli kontrol ve denetimleri yaptırmadığı, depreme ve doğal afetlere karşı dayanıklı şehirler, yapılar kurmadığı ,depreme, doğal afetlere karşı gerekli önleyici tedbirleri almadığı, deprem anında enkaz altında kalan canları kurtarmak için yeterli tedbirlerin alınmadığı ve gerekli ekipmanın bulunmadığı ,birkaç yılda bir imar affı /imar barışı çıkararak imar mevzuatına aykırı olarak yapılan binalara gerekli kontrol ve denetimler yapılmadan yapı kullanma veya tapu verildiği için sorumluyuz.
Devlet ve İktidar elinden geleni yaptı/yapmaya çalıştı ama devlet ve iktidar için elinden geleni yapmak yetmez. Devlet ve iktidar yapması gerekeni yapmak zorunda çünkü iktidar, karar vericidir ve yürütme onların ellindedir.
Depremin geniş bir alanda meydana gelmesi, nüfus yoğunluğunun fazla olduğu bir bölge olması, deprem şiddetinin fazla olması ve aynı günde iki ayrı şiddetli depremin meydana gelmesi, mevsimin kış olması nedeniyle arama ve kurtarma çalışmaları olumsuz etkilendi ve enkaz altında kalan insanlarımızı/canlarımızı kurtarmakta güçlükler yaşandı.
Devlet belli kurum ve kuralları bulanan, iktidardan bağımsız olarak belli bir sistem içerisinde işleyen, mekanizmaları bulanan, savaş, tabi afetler, deprem gibi olağanüstü hallerde ne yapılması gerektiğini önceden tasarlayan ve eylem planları bulunan bir yapıya sahiptir. İktidar ise devletin koyduğu kurallar çerçevesinde, Anayasa ve yasalara bağlı kalarak kendi hükümet programını belli bir süreliğine uygulayan bir tüzel kişiliktir.
Devlet hizmetleri; illerde Valiler ve ilde bulunan kamu kuruluşları eliyle, İlçelerde ise valiye bağlı olarak İlçe Kaymakamları ve bağlı kurumlar vasıtasıyla yürütülür.
İl Valileri ve İlçe Kaymakamları, Devlet adına hizmet ifa ederler ve tüm vatandaşlara karşı sorumludurlar. Tabi afetler, deprem gibi olağanüstü hallerde hiçbir yerden emir almadan kendi imkanları dahilinde vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlamak zorundadır.
Cumhuriyetin kuruluşundan beri ülkemizde devlet kuruluşları sürekli iktidar güdümünde hareket ettirilmek zorunda bırakılmıştır. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile de devlet yapısı tamamen değiştirilerek yetkiler tek elden toplanmıştır. Bu nedenle devletin kurumları ve yöneticileri, olağanüstü hallerde inisiyatif alarak yetkilerini kullanmakta zorlanmaktadırlar.
Kahramanmaraş merkezli, Adıyaman, Hatay, Maraş, Antep, Malatya, Osmaniye Urfa, Diyarbakır, Kilis ve Adana illerinde de meydana gelen 7,6 ve 7,4 şiddetinde iki ayrı depremde enkaz altında kalan insanları kurtarmak için ilk iki günde arama ve kurtarma çalışmaları çok yetersiz kalmış, basın/medyanın gidemediği ve gündeme getiremediği Adıyaman gibi bazı yerleşim bölgelerinde, enkaz altında kalanlara ancak üçüncü günden itibaren düzenli müdahale edilmiştir.
Deprem bölgesindeki valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, AFAD ve devletin diğer kurumları arama kurtarma çalışmalarında yetersiz kalmış ve bunun sonucu olarak da can kayıplarının artmasına sebep olunmuştur.
Cumhurbaşkanlığı Sisteminde (CB) yetkiler, tek elde toplandığı için bakanlıklar, Cumhurbaşkanından haber ve talimat almadan kendi görev alanları ile ilgili inisiyatif ve risk alarak müdahalede bulunamamışlardır.
Ordu ve asker kendi görev alanına girmeyen birçok sosyal ve siyasal meselede hükümetten talimat beklemeden birçok icraat yaptığını geçmişte çok gördük.
Böyle yıkıcı bir depremin yaşandığı ve binlerce insanımızın enkaz altında can çekiştiği ve insanlar enkaz altında can çekişirken, bazı zihniyeti bozuk kansızların insanların mallarını yağmaladıkları ve hırsızlık olaylarının yaşandığı bir dönemde, askerlerin deprem bölgesine zamanında müdahale etmemesi can ve mal kaybının artmasına sebep olmuştur.